Başlıksızİlçemiz/Kozan

Yumuşak iklimi, yaylaları, tarihi evleri ve milattan önce kurulan medeniyetlere ev sahipliği yapmış kaleleriyle, Adana’nın en gözde ilçelerinden biri.Kozan İlçemiz
ULAŞIM:
İl merkezine 68 km. uzaklıktadır. Adana tarafından girişte, Deli Çay üzerinde kurulan köprü geçilerek ilçeye ulaşılır. Özellikle yaz aylarında, bu yolculuğunuzda, portakal çiçeği kokuları size eşlik edecektir. Adana’dan özel aracınız ile, yaklaşık 45 dakikada Kozan’a ulaşmanız mümkün. Çevre il ve ilçelerden de, Kozan’a ulaşmak için alternatif yollar bulunuyor.
Kozan Ciğer Adana Kebap
NE YENİR.
Adana denilince akla ilk gelen yemek, tabii ki kebap. Kozan’da böyle. Adım başı bir kebapçı ile karşılaşacaksınız. Büyük, küçük onlarca ocak başından dumanlar yükselir. Izgara et çeşitlerini, farklı kebapları ve dürümleri, Kozan’daki her lokantada yemek mümkündür. Bunların yanında: içli köfte, manti ve sarma gibi ev yemekleri de yenilebilir.

TARİHİ:
Tarihi süreçte: Sisiyon ve Sisi ve Sis gibi değişik isimlerle anılmıştır. MÖ.3.bin yılda, Güney Anadolu sahil ovalarında, Hitit yazıtlarında, onlara verdikleri isim ise ile, bu bölgede Luvi (Luwi) kavimleri yaşamaktaydı. MÖ.1900-1200 yılları arasındaki 700 yıllık sürede ise, Hititler, Çukurova’yı, Uru Adania olarak adlandırmışlardır. Bu nedenle, Geç Hitit döneminden, Adana yöresinde derin izler kalmıştır.
Bölgede, daha sonra: Memlük Devleti hakimiyeti görülür. Anadolu Selçuklu Devletinin zayıflamasıyla, Anadolu’da beylikler dönemi başlar. 1352 yılında, Şahabettin Ahmet bey tarafından kurulan Ramazanoğulları Beyliği, uzun süre Memlükler’e bağlı olarak varlığını devam ettirir. Bölge: 1516 yılında, Osmanlı İmparatorluğu yönetimine geçer ve bu durum 1919 yılına kadar olan 450 yıllık sürede devam eder. 1919-1920 yılları arasında, 14 ay süre ile, Fransız ve Ermeni işgali görülür. 1920 yılında ise, bu işgaller sona erdirilir.
GEZİLECEK YERLER:

YAVERİN (ARIKAN) KONAĞI:
Yaverin Konağı, Kozan ilçesinin tarihi merkezinde bulunan eski yapılar arasında, özel bir yere sahiptir. Konağı yaptıran kişi: Mıcırıkyan Kirkor Efendidir. 19’ncu yüzyıl sonlarında inşa edilmiş olduğu düşünülen yapı, yüksek taş avlu duvarları, kemerli giriş kapıları, taş zemin katlar gibi Kozan ilçesindeki tarihi yapıların karakteristik özelliklerini barındırır. Ayrıca: ara katta ve birinci kattaki açık sofaları, kuzey ve güney yönlerindeki dairesel çıkmaları ve işçiliği ile diğer yapılardan ayırmaktadır.
Doğu cephesinde, son katta, ahşap payandalarla desteklenen ahşap balkon ve payandaların arasına bağlayan ahşap kemerler, sokak cephesini zenginleştiren öğelerdir. Zemin katın ve ara katın yüksek taş duvarları üzerinde yükselen, bu son kat: Kozan’ın genel görünüşüne hakimdir.
Yapı, geniş bir açık sofa ile güneye yönlendirilmiştir. Ara katta, odalar doğrudan sofaya açılmaktadır. L şeklindeki yapının diğer bir kanadındaki odalara balkondan ulaşılmaktadır. Bu kanatta: mutfak, banyo gibi mekanlar bulunmaktadır. Aslında: dam çatılı olan bu kanat, günümüzde çinko ile örtülmüştür. Esas yapının üzeri ise, konak yapıldığı zamanda kullanımı çok nadir olan Marsilya kiremidi ile örtülmüştür. Avluda, yer yer orijinal zemin döşemesi görülmektedir. Ön ve arka avlularda, birer su kuyusu var. Ön avludan geçilerek ulaşılan konağın kuzey yönündeki avlusuna geçiş, yalnızca sokak üzerinde bulunan kemerli kapıdan yapılmaktadır. Güney yönündeki avlu ile kuzeydeki avlu arasında bağlantı yoktur.
Tüm döşeme ve kirişler ahşaptır. Ara kata, taş basamaklarla, üst katlara ise, ahşap basamaklarla ulaşılmaktadır. Yaverin konağının restorasyon çalışmalarının ilk aşaması olan Rölöve (mevcut durumun çizim aşaması) bitirilmiş, butik otel için restorasyon çalışmaları yapılmaktadır.

HOŞKADEM CAMİİ:
Kozan’ın, önemli tarihi eserlerinden birisidir. Çarşı içindedir. Türk mimari özelliklerini göstermektedir. Caminin kuzey kapısı üzerinde bulunan kitabesinde: Mısır Kölemen Sultanı Abdullah Hoşkadem tarafından, 1448 yılında yaptırılmış olduğu yazılmaktadır. Bütünü ile dikdörtgen plan oluşturan cami, ulu camiler sınıfına dahil edilmektedir. Yay kemerli giriş kapısının üzerinde, büyükçe bir kartuş içine yazılmış, üç satırlık inşa kitabesi bulunmaktadır. Halk tarafından “Büyük Cami” olarak da adlandırılan tarihi camii, günümüzde ibadete açık durumdadır.

TARİHİ KÖPRÜ:
Kilgen Çayı olarak da bilinen Kozan Çayı üzerinde kurulmuştur. 9 ayrı gözü olan tarihi köprü, geçmişten günümüze Kozan’ı batı kısmıyla birleştirmektedir. Kozan Barajının yapımından önce, Kilgen Çayı’nın azgın sularından, Kozan halkı, bu tarihi köprüyle korunuyormuş. Köprü, yapımından bugüne sağlam bir şekilde Kozan halkına hizmet etmektedir.
KOZAN (SİS) KALESİ:
Asurlular tarafından yaptırıldığı ve sonradan da birçok kez el değiştirdiği bilinmektedir. Ancak: yine, bölgede çok kısa süre kalan Asurlular değil de, bu kalenin de, yapımını Hititlerin sağladığını düşünüyorum.
Çukurova’nın en önemli kalelerinden biridir. Amfi tiyatro şeklinde inşa edilmiştir. Kalenin alçak surları, Tarsus kalesi örnek alınarak yapılmıştır. Kale: kalkerden meydana gelen, oldukça dik bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Dağ kaleler zincirinin, dördüncü halkasını teşkil etmektedir.

400 metre rakımlı olan bu tepe, ilçeye hakim bir konumdadır. Kalenin: iki gurup halinde inşa edilmiş 44 kule ve burcu var. Güney kesimindeki tepede, bir iç kale(Ahmedek) var. Kalede:20-30 basamak merdivenle inilen mahzenler ve gizli yollar mevcuttur. İç kale de dahil, altı bölümden oluşmaktadır. Bütün bölümleri, birbirine bağlayan kapılar var. Kalenin su ihtiyacı ise, büyük su sarnıçları sayesinde karşılanmış.
Sis kalesi: kuzey ve güney olmak üzere iki ayrı kale gurubundan oluşur. Bu bölümler, bir sur ile birbirine bağlanmıştır. Daha dışarıda olan ikinci sur ise, Ermenilere merkezlik yapan kiliseyi, kiliseye ait kütüphaneyi, misafirhaneyi ve keşiş odalarını çevrelemektedir.
Kalede: Asur, Roma, Ermeni dillerinde yazılmış birkaç yazıt bulunmuştur. Bu yazıtlar, kalenin, tarih çağlarından günümüze kadar, çok sayıda el değiştirdiğini ortaya koyar. Kozan kalesinden Anavarza, Karasis ve Andıl kalelerinin görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca, berrak bir havada, Akdeniz’in bile görülebilir olması, bu kaleye ayrı bir önem kazandırmaktadır.

1952 yılında, kalenin ana giriş kapısına kadar varan, 1.5 km. lik bir yol yapılmıştır. Bu yol, şu an asfalt durumundadır. Aslında: Kozan kalesinin tarih ve doğa turizmine kazandırılması için: ulaşım yolunun genişletilmesi, ışıklandırılması ve çevre düzenleme amaçlı, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından, onaylı projesinin ihalesi tamamlanarak, yapım çalışmalarında sona yaklaşılmış. Projenin ilk aşamasında: Adana Valiliği İl Özel İdaresinin de katkılarıyla: manastırdaki çamlık alan ile kale girişine kadar olan yolu kapsayan bölgede, servis ünitesi, amfi, Arkeolojik park, barbeküleri ve oturma gurupları olan piknik üniteleri ile muhtelif yerlerde, seyir
terasları yer aldığını ve kale yolunun Arnavut kaldırım modeli olan bazalt taşlarıyla döşeme işleminin tamamlanmış.
Kozan Kalesi, günümüzde oldukça sağlam durumda.

KİLİKYA MANASTIRI:
1292-1921 tarihleri arasında, Kilikya Ermenilerinin merkezi olan Sis Ermeni Manastırı: Kozan kalesi eteklerinde bulunuyor. Kilikya Manastırı: Rubinyan krallarından “Haytum” tarafından, İstanbul-Ayasofya’nın benzeri olarak inşa edilmiştir. Bu manastırın, bir benzerinin de: Ermenilerin merkezi olan “Açmiyazin” şehrinde bulunduğu söylenir.
Kilikya Manastırı: Ermeni Papaların, ruhani bir merkezi sayılırdı. Manastırın çevresinde bulunan çiçekler, yedi kulplu altın kazanların içine konur ve 3-4 yılda bir, yağ çıkartılırmış. Buna “Pelesenk Yağı” deniliyormuş. Altın kazanların ağzının açılış töreni için, açık arttırma yapılır ve en çok parayı veren; altın kazanın ağzını açarmış. Pelesenk yağı (suyu), her taraftan gelen Hıristiyanların katıldığı büyük bir törenle elde edilir.
Kilikya Manastırının, o zamanın Hıristiyan dünyasının çok büyük bir yeri vardı. Manastırın iki büyük kapısının, 366 odasının ve birkaç tanede altın kazanın olduğu anlatılmaktadır. Ayrıca, manastırın bir çok bölümünün, mermerlerle kaplı olduğu belirtilmektedir.
Bu manastır: 1921 yılında; Lübnan başkenti Beyrut şehrine taşınmış ve halen orada faaliyetlerini sürdürmektedir. Eminim ki, bir gün tekrar buraya geri dönme hayallerinden asla taviz vermiyorlardır. Ama, elbette boş hayaller. Kozan’daki manastırın, diğer Ermeni kilise ve manastırlarından, statü olarak daha yüksek olduğu söylenmektedir.
2 Haziran 1920 tarihinde, Fransızlar, Kozan’ı terk ederken, Katalikos vekili Yahişa efendi, Manastırın bütün anahtarlarını bir çuvala koyarak, Kozan Mutasarrıfı İhsan Beye teslim ederken, şunları söylemiştir.” Biz artık buralardan gidiyoruz ve bir daha dönüşümüz olmayacaktır. Bu manastır bir mabettir. Burasını bir cami yahut hastane veya mektep yapınız. Memleketiniz için hayırlı olur” demiştir. Ben bu sözlerin samimi olduğuna kişisel olarak inanmıyorum.
Neyse, devam edelim. Maalesef, aradan zaman geçtikten sonra, Kilikya Manastırı, o zamanki yetkili kimselerin fikirlerine yenik düşmüş, sonuçta ortada Kilikya Manastırı diye bir şey kalmamıştır. Günümüzde, yalnızca çevre duvarları ayaktadır.
1950 li yıllarda, Belediye Başkanlığı yapan Dede Akçalı, Kilikya Manastırının taşlarını söktürmüştür. Manastırdan söktürülen taşların, Arap Camiinin inşaatında ve Belediye Mezarlık duvarlarında kullanıldığı belirtilmektedir. Ama, işte bu okuduklarınız da, hoş değil. Sanırım bana katılıyorsunuz? Keşke, tarihi bir eser olarak, aynen korunmasına devam edilseydi.

KARASİS KALESİ:
Çukurova’daki kaleler zincirinin önemli bir halkasını oluşturur. Kozan Barajının hemen kuzey kesiminde bulunan kale, İlçe merkezine, kara yoluyla, yaklaşık 17 km. uzaklıktadır. Kaleyi inşa edenlerin: Selefkoslar olduğu bilinmektedir. MÖ.333 yılında, Büyük İskender’in eline geçen Kozan, o’nun ölümünden sonra Selefkosların idaresine girer. (Selefkos: Büyük İskender’in Komutanlarından biridir) Yapılan arkeolojik kazılarda: Kartacalılar ve Büyük İskender’e ait nişanlar bulunmuş.
Evet, bu kaleye ulaşım biraz sorunlu. Ulaşımı kolaylaştırmak için yeni bir yol inşaatına başlanmış. Yol çalışması bittikten sonra, ziyaretçi trafiğinde artma bekleniyormuş.
Kalede, en son Almanya’dan gelen bir ekip tarafından arkeolojik çalışmalar yapılmıştır.

YARIKKAYA KALESİ:
Kozan ilçe merkezinin, kuzeydoğusuna düşer. Ferhatlı ve Eskimantaş köylerini birbirinden ayıran Uzunoğlan Tepesinde bulunmaktadır. Karstik bir araziden oluşan tepe, Anavarza ve Karasis kalelerini görebildiği gibi, Dededağı nı’da görür.
Yüksekliği: yaklaşık 750 metredir. Güney ve güneydoğusunda: Ferhatlı, kuzey ve kuzeybatısında: Eskimantaş köyleri vardır.
Hakim bir tepeye kurulu bu kale, çok eski bir tarihi geçmişe sahiptir. Eski Hitit kaleler zincirinin bir halkasını oluşturan kale, halen sapasağlam ayaktadır. Anadolu’daki diğer kaleler gibi, bu kale de, tarih çağlarında çok el değiştirmiştir. Kalenin en yüksek yerinde bulunan ibadet yerinden , kaleyi inşa edenlerin Hititler olduğu kanaatine varılabilir. Çünkü: tabanı mermer ile kaplı ve çevresinde büyük sütunlar dikili olan ibadethanenin, güneybatıya bakan kısmında bulunan bir kayada, Hitit tanrıçasının kabartması bulunmaktadır. (Yerli ve yabancı arkeologların kalede yaptığı araştırmada, bu kabartmanın bir Hitit Tanrıçası olduğu ortaya çıkmıştır.) Kalenin zirvesinde bulunan,
bu açık hava tapınağı, günümüzde, sütunları ve kaya kabartması ile, hala sapasağlam ayakta durmaktadır.
Ayrıca: kale ve çevresinde, yeraltından çıkan geyik ve aslan heykelcikleriyle çeşitli motifler, burayı Hititler’in yaptığı tezini güçlendirmektedir. Uzunoğlan’ın eteklerinde ve yakın çevresinde, şehir yerleşmelerinin izlerine rastlanmaktadır. Elek sırt, Beşiktaş mevkileri ile Tülek ve Çamlıtepe eteklerinde vardır. Belirtilen yerlerdeki şehir harabeleri: kale ve şehir yaşantısı hakkında, bizlerin bilgi sahibi olmasını sağlamaktadır.

ANAVARZA (DİLEKKAYA KÖYÜ):
Anazarbos antik kenti: Kozan-Kadirli karayolu üzerinde, yolun yaklaşık 20 km.sinde, Dilekkaya köyü yakınındadır. Adana’ya olan uzaklık, yaklaşık: 70 km.dir.
Buradaki kale; çevredeki en gösterişli kaledir. Çukurova’nın ortasında, birdenbire yükselen, yöreye en hakim büyük bir kaya kütlesinin önünde kurulmuştur.
Kent: MÖ.9’ncu yüzyılda, Asurlular tarafından kurulmuştur. Ancak: bu bilgi kesin olmayıp, kalenin Hititler tarafından da kurulmuş olabileceğine inanılmaktadır. Çünkü: tarihi süreçte, Asurlular, bölgede yalnızca 50-60 yıl egemenlik sürdürmüşlerdir. Bu kadar kısa sürede, bu denli büyük bir yerleşim yapmalarının mümkün olamayacağına inananlar çoğunluktadır.
Evet, şehir, Roma imparatorluğu döneminde “Anazarbus” olarak anılmıştır. Ancak, kentin, Roma imparatorluk devri öncesi tarihi hakkında, hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
Roma imparatorlarından Septimus Severus’un: Pescennius Niger ile yaptığı iktidar savaşı sırasında, Severus’un tarafını tutan kent; Severus’un 194 yılında, galip gelerek imparatorluğun tek hakimi olmasından sonra, ödüllendirilerek, tarihin en parlak dönemini yaşamaya başlamıştır.
MS.204-205 yılında, Kilikia, İsauria ve Likaonia eyaletlerinin metropolisi olmuştur. MS.408 yılında ise , antik Kilikia eyaletinin başkenti olmuştur.
Kale: MS.561 yılında, bir depremle yıkılır. Ancak, Harun Şerit döneminde yeniden yapılır.
Evet, gelelim günümüze. Burası: günümüzde bir açık hava müzesi olarak faaliyet göstermektedir. Ören yerinde, ayakta kalan kalıntılardan: kaya mezarları, kilise, sarnıç, surlar, zafer takı, kale, sütunlar ve mozaikli iki havuz görülmeye değer niteliktedir. Ayrıca: mutlaka görmenizi önereceğim bir eser daha var. Üzerinde, 18 çeşit deniz hayvanını gösteren “Anavarza Mozaikleri”

Ayrıca: Zafer Tak’ı görülmeye değerdir. Bunun yakınlarında bulunmuş bir yazıtta: iki kez depremle yerle bir olmuş kent surlarının onarılmadığından sözedilir. Bu yazıtlardan birinde: Vali San Dogenes’in adı geçmektedir.

BUCAK KALESİ:
Bir ortaçağ kalesi olan Bucak kalesi, ilçe merkezine, yaklaşık 30 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Kale, surları ve burçları ile sapasağlam ayakta durmaktadır. Bucak kalesini kimin inşa ettiği bilinmemektedir. Ancak, kalenin yapılış tekniği ve kullanılan malzemeler açısından, orta çağ kalesi olduğu bilinmektedir. Yaklaşık 60-70 metre yükseklikteki bir tepeye kurulu kale’nin, askeri amaçlı kurulduğu tahmin edilmektedir.





